Teknolojinin çok hızlı bir şekilde gelişmesi, değişmesi ve küreselleşme süreci, olumlu veya olumsuz yansımaları ile her toplumda farklı biçimlerde kendisini göstermektedir. Toplumların kültürel yapıları, yeni jenerasyonun değişime ayak uydurma direncine karşı, savunmasını yitirmiştir.
Şimdilerde yeni teknoloji yeni seni yaratıyor. “Gelecek” geldi ve geçiyor. Duygusal davranışlarda yaşanan değişiklikler artık tamamen dijitalleşiyor. Ağlamak, gülmek, mutlu olmak, sevinmek, endişe etmek, korkmak, şaşırmak ve benzeri duygusal durumlar artık emojiler ile anlatılıyor.
Sadece tek bir tuş…
Bu durum bizi, saniyeler içerisinde onlarca duyguyu hızla yaşar hale getiriyor. İnsanlar bir saniyede seviyor, öbür saniyede terk ediyor. Vitrinin diğer tarafını görmeksizin herkes birbirine özeniyor, kendi içi benliğini unutup bir başkası gibi olmak için çabalıyor. Yani sosyal medya hesapları toplumun kaderini belirliyor.
Takip ettiğimiz ve beğendiğimiz kişiler ile yaşar hale gelmemiz, yaşam biçimimizi ve tüm alışkanlıklarımızı etkiliyor. Mutluluk kavramı hissedilemeyecek derecede soyutlaşıyor.
Bu bağlamda şirketlerin ticari bakış açıları da değişiyor. Her an her durumda bize bir şeyler satmaya çalışılıyor. Artık e-pazarlama devri bitiyor ve yerini S-pazarlamaya bırakıyor. İnsanların satın alma davranışı değişikliklerini ve şirketlerin uyguladığı pazarlama kanallarının değişimini şaşkınla izliyorum.
Tüm bu yaşananların güzel tarafı da var tabi ki. Örneğin, her istediğimiz bilgiye ve kişiye ulaşma imkanı sunuluyor. Kendi ilgi alanlarına özgü birçok insan ile iletişim kurup bilgi alabiliyorsun. Senin ulaşmak istediğin yere varmış olan, idolün olan, insanların yaşamlarını ve gelişimlerini takip edip yorumlayabiliyorsun.
Ölçülebilmesi ve çok hızlı sonuç vermesinden dolayı yapılan tüm sosyal medya aksiyonları hem işletme hem bireysel anlamda büyüme ve gelişime katkı sağlıyor.
Eskiden belli bir yaştan sonra yeni arkadaşlar, dostlar edinmenin zor olduğu söylenirdi. Şimdi ise, yanıltıcı vitrini önemsemeden durumu ele alırsak, eskiye nazaran arkadaş ve dost edinmek çok daha kolay bir hale geldi. Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim cümlesindeki arkadaş yerini takip ettiklerini söyleye bıraktı. İlham kaynağı olan, bilgi yayan veya değişimi başlatabilen kişileri takip etmek de kişisel gelişim ve değişim sürecine önem veren insanlar için adeta birer nimet oldu.
Paylaşmanın bedelini ödemeye hazır olmak lazım.
Hepimizin psikolojisi, özellikle duygusal anlamda, gün içerisinde bir kaç kez değişiklik gösterebiliyor. Bir haber veya bir davranış karşısında hissedilen mutluluk veya üzüntü gibi ruhsal durumlar, kısa bir süre sonra yerini daha farklı bir duyguya bırakabiliyor. Fakat insanların aklında ilk an için paylaşmış olduğumuz duygu ne ise o kalıyor. Yani bizler ister istemez kendi kişilik özelliklerimizi ve değerlerimizi çevremize kodluyoruz. Kıskançlık, nazar değmesi, dedikodu gibi konulara hiç değinmiyorum.
Eksisi ve artısı ile ayak uydurmaya çalıştığımız tüm değişimlerde, kendi öz değerlerimizi korumalıyız. Bir dokunuşla yapılan iş başvuruları, beğenmeler, istek yollamalar, kabul etmeler, engellemeler, paylaşmalar, yorumlamalar ve benzeri tüm hareketler ile başka insanların hayatlarına etki edeceğini unutmamalıyız.
2024 © Mustafa Çağa.